Kitap yorumlamak benim uzmanlık alanım değil. Öyle çok fazla kitap okuyan biri de değilim. Ama her zaman okuduğum bir kitabım vardır. Blog yazmak meşakkatli bir iş. Başka türlü bu kadar verimli bir iş olamazdı. Fahrenheit 451 yazının ne kadar önemli olduğunu bana bir kez daha hatırlattı.
Kitaplar bizim için neden önemli?
İnsanı insan yapan en önemli özelliği sistematik düşünebiliyor olmasıdır. Bu günlere ulaşmamızı sağlayan en önemli şey bu düşüncelerin yazı yolu ile nesillere aktarabiliyor oluşumuzdur. Kitaplar da bu düşünce birikimini diğer insanlara aktarmanın etkili bir yolu. İnsan ne kadar çok şey bilirse o kadar verimli düşünebilir. Öğrencilerin bu bilgiler gerçek hayatta ne işimize yarayacak dediği her bilgi, onların daha iyi düşünme yeteneğine sahip olmasını sağlıyor aslında. Bilgi üretmek oldukça zor bir süreçtir ve bunu üretilmiş bilgileri okumadan yapmak çok daha zordur.
Kitapsız bir Dünya
Günümüzde kitapları yakmıyoruz ama onları görmüyoruz, ilgisizliğin ve tozun altına görmüyoruz. Fahrenheit 451 de olduğu gibi tv duvarlarımız yok, kitapta insanı eğlence ve düşüncesizlik çukuruna atmak için duvarları kaplayan televizyonlar düşünülmüş ama biz bunu ufacık ekranlarla yapıyoruz. Hem Fahrenheit 451, hem cesur yeni dünya hem de 1984’te distopyayı oluşturan özelliklerin hepsini bu ufak ekrana sığdırmış durumdayız. Sadece eğlenceyi hedefleyen, cinsellikle sömürülen ve sahte korkularla manipüle edilen kitleler oluyoruz.
Bu durumdan kurtulmanın ise bir kaç yolu var. Bunlar; okumak, yazmak, üretmek ve aşık olmak.