İçeriğe geç

teknoloji

Bill Gates, Elon Musk ve Stephen Hawking Uyarıyor

insan yok makine var

“Fabrikaların otomatikleşmesi zaten geleneksel imalat sanayide işleri iyice azaltmıştı, yapay zekanın yükselişi de orta sınıfta bu meslekleri imha etmeyi hızlandıracak, geriye sadece özenli, yaratıcı ve denetleyici meslekler kalacak.” – Stephen Hawking

Robotların ne kadar hızlı bir şekilde insanların işini elinden alacağı endişesinin dile getirilmesinde bir artış var. Geçtiğimiz Perşembe günü (16.02.2017) Dubai de düzenlenen Dünya Hükümeti Zirvesi‘ nde Elon Musk şunları söyledi :

Yaygın işsizlik konusunda ne yapacaksınız ? Bu durum yaygın bir sosyal sıkıntı olacak. İnsanların robotlardan daha iyi yaptığı işler gün geçtikçe azalacak. Bunlar olacağını umduğum şeyler değil. Bunlar sadece olacağını düşündüğüm şeyler. – Elon Musk

Bill Gates de ülkelere insanları, işçileri vergilendirdiği gibi robot işcileri de vergilendirmeye başlaması önerisinde bulundu.

Belli işlerdeki iş değişim eşiği bir anda geçildi. Ev temizliği, şöförlük, oda temizliği gibi  20. yüz yılda yok olacak bir çok meslek var. – Bill Gates

Meslekler hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar hızlı yok oluyorlar.

2013 yılında politikacıların çoğu, ABD’deki mesleklerin %45’inin otomatikleşeceğini öne süren iki Oxford ekonomistini yok sayıyorlardı. Fakat bu gün bu sözlerin tamamı kabul edilebilir duruma geldi.

Taşımacılık ve Depolama 5 Milyon Amerikalıya İş İmkanı sağlıyor

Sıklıkla duyduğunuz sürücüsüz arabalar bir çok insanın işini elinden aldı. Şuanda ABD’de :

  • 600,000 Uber şöförü
  • 181,000 Taksici
  • 168,000 Yolcu otobüsü söförü
  • 505,000 servis şöförü

çalışıyor. Ayrıca ABD de 1 milyon kamyon şöförü var. Ve Uber yakın zamanda sürücüsüz kamyon şirketini satın aldı.

Sörücüsüz araçlar bir çok eyalette yasal olduğu için bu şöförlük alanlarının hızlı bir şekilde otomatikleştiğini göreceğiz. Eğer bir gün 30,000 $ harcayarak yıllık 40,000 $ maaş ile çalışan şöförü değiştirebilirsek, kısa sürede milyonlarca şöför işten çıkartılabilir.

Ve sadece şöförler robotlarla yer değiştirmeyecek. Yakın zamanda depolama hizmetleri de tamamen otomatikleştirilecek.

Küçük robotlardan oluşan bir filonun büyük bir miktardaki depolama çalışanın yerini nasıl alabileceğini gösteren bu videoyu islemek için 3 dakikanızı ayırmanızı şiddetle öneriyorum.

https://youtu.be/8gy5tYVR-28

Videoda hala çalışan az sayıda depolama işcisi var fakat onların da yerini bir otomasyon sisteminin alması sadece bir an meselesi.

8 Milyon Amerikalı perakende satış elemeanı ve kasiyer olarak çalışyor

 Bu işlerin çoğu yakında otomatikleşecek.

Amazon işçi gerektirmeyen sanal bir mağza türünü test ediyor. Siz sadece mağzaya gireceksiniz istediğinizi alacaksınız ve çıkıp gideceksiniz.

https://youtu.be/NrmMk1Myrxc

Satışların büyük bir parçası müşterinin neyi almak istediğini bulmak yada tahmin etmekten oluşuyor. Öyleyse, Amazon geçen yıl 136 milyar dolar hasılat yaptı ve onun satış temsilcileri algoritmalarla desteklenmiş öneri motorlarından oluşuyor. Amazon’un yapay zekalı mağzalarıyla perakende satışa başladığında oluşacak etkiyi bir hayal edin.

 

Amerika restorantlarında 14 milyon insan çalışıyor

Japonlar yıllardır restaurantlarına otomatiklik kazandırıyorlar; şipariş alma, sparişleri getirme, bulaşıkları yıkama ve hatta yemekleri hazırlma.

https://youtu.be/yICVmyySHmE

Ve şimdi de Amerika da bir kaç otomatikleşmiş restoran kuruyor.

https://youtu.be/e1o4Y-92k8Q

Hatta etrafta dolaşan ve spariş geldiğinde aynı zamanda pizza pişiren kamyonları kullanan şirketler de var.

https://youtu.be/E6U0NdwsCWs

Otomasyon durdurulamaz. Fakat işini kaybetmiş çalışanlar için harekete geçmek ve onlara yardım etmek için yeterli vaktimiz var.

Otomasyon gittikçe hılzanıyor. Güçlerini yazılımlardan alan bu robotlar gün geçtikçe daha da güçlü oluyorlar. Onları durduramayız fakat adapte olabiliriz.

Bill Gates robot işcilerden vergi almamızı öneriyor, bu sayede işten çıkarılan işçilerin ödemediği gelir vergisi geri kazanılabilir.

Elon Musk, evrensel temel gelir ve herkese her yıl bir miktar para vererek bu duruma adapte olmayı öneriyor. Böylece milyonlarca işci otomasyon nedeniyle işinden olsa bile ekonomi korunabilir.

Benim önerim ise vergi mükelleflerinin şuanda çoğunlukla otomatikleşen endistürüleri sübvanse etmek için kullandıkları parayı alıp yeni gelişmekte olan mühendislik işlerine aktarmamız olacaktır.

Otomasyon sıkıntısıne verilen bu cevaplar bu üç yaklaşımın bir kombinasyonunu içerebilir. Fakat Büyük çöküntüden buyana yaşamadığımız kötülükteki işsizlik felaketini yalamadan önce hemen şimdi harekete geçmeliyiz.

Kesinlikle şu üç şeyi yapmanı öneriyorum:

  1. Kendini otomasyon ve onun ekonomik etkileri konusunda eğitmelisin. Bu konudaki en iyi kitap için buraya tıkla.
  2. Arkadaşların ve ailenle otomasyon hakkında konuş. Korkutucu ve öngörülemez olduğu için bunu yoksaymamalıyız. Otomasyon konusunda şirketler bizim yerimize bir kara vermeden önce toplumsal bir farkındalık oluşturup kendi kararımızı vermeliyiz.
  3. Temsilcilerinizle iletişime geçin ve onlara işsizlik ve otomasyon konusunda ne yapacaklarını sorun. Onlara robotlardan vergi alınmasını, evrensel temel gelirin oluşturulmasını yada teknoloji eğitimine daha fazla para yatırılmasını gerektiğini  yada bunlardan hangisinin politik görüşlerine uygunsa onun yapılması gerektiğini anlatın.

Eğer hemen harekete geçersek hala otomasyon sorununun üstesinden gelebilir ve milyonlarca Amerikanın sıkıntıdan kurtarabiliriz.

Yazıyı okuduğun ve ilgi gösterdiğin için teşekkürler. Politikacıların konuşmadığı bu önemli konu hakkında farkındalık oluşturmama yardım et. Bu yazıyı sosyal medyada paylaş.

[box type="info"]Bu yazı Quincy Larson tarafından 19.02.2017 tarihinde yayımlanan “A warning from Bill Gates, Elon Musk, and Stephen Hawking” başlıklı yazısının çevirisidir. [/box]

FATİH Projesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi #FatihETZ15

Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü (5 Aralık) Ankara’ da Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Eğitimde FATİH Projesi Eğitim Teknolojileri Zirvesi düzenlendi. Bir bilişimci olarak ülkemizdeki eğitim teknolojilerine yön vereceğini düşündüğüm bu  etkinliğe katılmam gerektiğini düşündüm. Bu yıl ilk defa düzenlenen bu  etkinlik sayesinde eğitim teknolojileri alanında uzmanlar, akademisyenler, öğretnenler ve öğrenciler bir araya gelerek bilgi paylaşımında bulundular. Ayrıca katılımcılar eğitim teknolojileri alanında hizmet veren şirketlerin açtığı standlar sayesinde bu alandaki son ürünleri inceleme fırsatı buldular. Ülkemiz eğitimi için oldukça önemli ve etkili olan bu etkinliğin bundan sonra her yıl düzenlenmesi gerektiği vurgusu ile birlikte Milli Eğitim bakanlığı bun etkinliğin her yıl düzenleneceğini belirtti. Bu yıl zirvede konuşulan konu başlıklarını aşağıdaki  görselde görebilirsiniz.

FATİHETZ konularZirve Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer ATEŞ’ in konuşması ile başladı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanı  Nabi AVCI açılış konuşmasını yaptı. Milli eğitim bakanından sonra  Google Eğitim Direktörü, Khan Akademi Türkiye Direktörü, Intel Global Eğitim Uzmanı konuşmalarını  yaptı. Açılış konuşmalarından sonra öğle arasına kadar Eğitim Teknolojileri paneli  düzenlendi. Açılış  konuşmaları sırasında F klavyenin Türkçe diline uygunluğu ve ne kadar hızlı yazılabileceğini göstermek için F klavye şampiyonları Bakan Nabi Avcı’nın konuşmasını  anlık olarak ekrana yansıttılar. İngilizce yapılan konuşmalar da anlık ceviri ekipleri desteğiyle F klavye ile ekrana yansıtıldı.

[box type="info"] F klavye ile daha fazla bilgi almak için Okullarda neden F klavye kullandırılıyor ? başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.[/box]

Yapılan açılış konuşmalarında ve eğitim teknolojileri panelinde aldığım notlar ve hatırladıklarım kadarıyla gündeme gelen konular: Teknolojinin gelişimi  hayatımızın her alanında olduğu gibi  eğitim alanını da etkilediği. Artık bilgiye ulaşmanın eskisi kadar zor olmadığı İnternet sayesinde birçok alanda istenilen bilgiye ulaşılabildiği. Günümüzde çocukların İnterneti  ve bilgisayarı  velilerden daha fazla ve daha iyi kullanarak bilgilere hızlı bir şekilde ulaşabildiği. FATİH projesi bilgiye bu kadar hızlı ulaşılabilinen günümüzde okulların günümüz ihtiyaçlarına ayak uydurabilmesi için atılan bir adım olarak hayata geçirildiği. EBA ile öğrencilere kaliteli içerikler sunmanın hedeflendiği. EBA içeriğine eklenen Öğretim Yönetim Sistemi ile öğretmenlere öğrencilerin takibi, eksik noktalarının belirlenmesi ve online ve sosyal bir öğrenme ortamı oluşturma imkanlarının sağlandığı şeklindeydi.

Panelde Dinçer ATEŞ yaptığı konuşma ile FATİH projesinin kamuoyunda tablet projesi olarak görülmesinin üzücü bir durum olduğundan bahsetti. Bu algıyı değiştirmek için projenin tablet dağıtımı ayağına biraz ara verildiği belirtildi. FATİH projesi isminden de anlaşıldığı gibi  fırsat eşitliği sağlamayı ve eğitimde teknoloji kullanımını arttırmayı amaçlamış bir proje olduğu vurgulandı.

Panelin bir diğer konuşmacısı olan TÜBİTAK ULAKBİM Müdürü Mehmet Mirat SATOĞLU Fatih Projesi ve Pardus Projesinin ortak yürütülerek akıllı tahtalarda yerli işletim sistemi ve yazılımlarının kullanılmasının önemini anlatarak PARDUS için geliştirilen etkileşimli tahta arayüzünün özelliklerinden bahsetti.

Yapılan konuşmalardan benim aklımda kalan ve Bilşim teknolojileri dersini  ve öğretmenlerini  ilgilendiren konu öğrencilerin artık bilgisayarı biliyor olması konusuydu. Konuşmacılar artık çocuklarının bir çoğunun bilgisayarı bildiğini, bilgisayar hakkında bir çok bilgiye sahip olduğunu ve İnternet erişimi sayesinde bilmedikleri bir konuyu kolaylıkla araştırabildikleri vurgulandı. Bu nedenle Bilişim teknolojileri dersinin artık yeterli olmadığından ve müfredatının eskidiğinden bahsedildi ve Bilişim Teknolojileri dersinin müfredatının güncellenmesi gerektiği vurgulandı.

[box type="note"]Bu söylemler sonrası benim yaptığım yorum; ismi Bilişim Teknolojileri ve Yazılım olarak düzenlenen dersimizin gelecek yıllarda %70 – %80 oranında yazılıma ağırlık verileceği ve bu şekilde de okullarda verilmesi planlanan yazılım (kodlama) dersinin de verilmeye başlanmış olarak kabul edileceği şeklinde. Yani sosyal medya etkinliklerinde sıkça dile getirilen kodlama dersinin ayrı bir ders olarak koymak yerine bilişim teknolojileri dersi içerisinde ağırlık verilerek ekleneceğini düşünüyorum.[/box]

Zirvede 12 konu başlığı ve oturum olmasına rağmen süre sınırlamasından dolayı sadece iki oturuma katılma imkanı vardı. Ben bu  oturumlardan Kodlama ve Kodlama Eğitimi başlıklı oturuma katıldım. Bu oturumun planlanan dan uzun sürmesi (40 dk kadar sonraki  oturuma sarktı) ve günün yoğunluğu yüzünden başka bir oturuma katılamadım.

Kodlama Eğitimi Oturumu

Oturumu Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. H. Altay GÜVENİR yönetti ve ilk konuşmayı kendisi yaptı. Konuşmasında Kodlama eğitiminin kesinlikle ilk öğretim ve orta öğretim seviyelerinde verilmesi gerektiğini vurguladı. Programlama dersinin asıl amacının öğrencileri birer yazılım uzmanı  yapmak değil onlara algoritmik düşünme yeteneğinin kazandırılması olduğunu belirtti. Buna örnek olarak Resim, müzik gibi dersleri öğrencilere vererek onların ressam yada müzisyen olması amaçlanmıyorsa kodlama dersinde de yazılım uzmanı olmalarının amaçlanmadığı vurgulandı.

Kodlama eğitimi ilk ve orta öğretim seviyelerinde farklı şekillerde anlatılmaktadır. İlk öğretim seviyesinde anlatılacak kodlama eğitimi tamamen algoritmik düşünme yeteneğine odaklanarak yapılmakta. Öğrenciler ilk öğretim seviyesinde metinsel olarak kod yazmak yerine kod bloklarını karşılayan görsel ögeleri kullanmaktadır. Bu görsel ögelerin yanı sıra görsel bloklarla oluşturulan kodun metinsel halide öğrencilere gösterilerek iler ki seviyelerde öğrenecekleri programlama dillerine aşinalık oluşturulmaktadır.

Orta öğretim seviyesinde öğrenciler artık bir programlama dili ile kendi kodlarını yazmaya başlıyorlar. Bu seviyede ön plana çıkan detay programlamaya ilk defa başlayan öğrencilerin hangi  programlama dili ile başlaması gerektiğidir. Günümüzdeki programlama dilleri  basitlik, okunabilirlik, yazılabilirlik, standartlık, kaynak çokluğu ve maliyet niteliklerine göre incelendiğinde en uygun dil Python ikinci olarak ise Matlab gelmektedir.

[box type="tick"]Kodlama oturumunda önemli gördüğüm bir diğer olay Milli Eğitim Bakanının oturuma katılması oldu. O saatte verilen diğer oturumlara katılmak yerine kodlama eğitimi oturumuna katılması konuya verdiği önemin bir göstergesi olarak görülebilir.[/box]

Diğer konuşmacılar küçük yaştaki öğrencilerle yaptıkları kodlama eğitimlerinin detayları ve bilişim okuryazarlığı üzerine yapılan  uluslar arası çalışmalarda Türkiye’nin ne durumda olduğu konularından bahsetti. Tanıtımı yapılan etkinlikler sonrasında oluşturulan ders planlarının milli eğitim bakanlığı ile paylaşılabileceği ve 5-9 yaş arası kodlama dersi planının hazır olduğu belirtildi.

[box type="info"]Bu planla ulaşmak isteyenler kodlamasaati.org adresini inceleyebilirler.[/box]

Oturum sonrasında Bakan Nabi Avcı yapıtığı konuşmada daha önce yaptıkları hataları tekrar yapmak istemediklerini  ve yaptıkları işlemleri sağlam zemine oturtmadan yapmak istemediklerini  belirtti. Yani . Kodlama eğitimi ve daha fazla Bilişim Teknolojileri öğretmeni atma kararları alınacak fakat bu hemen olmayacak (2-3 yıl)

Konuşma sonrası  Bakan Nabi AVCI’ ya soru sorma imkanım oldu. Sorum şu şekildeydi (yaklaşık olarak): Yapılan konuşmalarda kodlama eğitimi  için bilişim teknolojileri öğretmenlerinin diğer branş  öğretmenleri ile ortak çalışması gerektiği vurgulandı. Bu yüzden her okulda bilişim teknolojilerin konusunda diğer branşlara yardımcı olacak rehberlik edecek Bilişim teknolojileri rehber öğretmeni  ataması yapması planlıyor musunuz. Aldığım cevap ise: “Bilişim rehberi olarak ayrı bir kadro düşünmüyoruz okullarda bulunan bilişim teknolojileri öğretmenlerine eğitim vereceğiz ve onlarda diğer branş öğretmenlerine eğitim verecekler” şeklindeydi.

Etkinlikten sonra mebpersonel.com sitesinde yapılan bu haber bakanın bu cevabını destekler nitelikte.

Bilişim ve Yazılım Dersinin Önemi

1525648_796691993724153_3526487426715863588_n

[quote]Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) öncülüğünde geliştirilen 41 milyon lira bütçeli Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) Projesi kapsamında ilk türbin kasım ayında İstanbul’da elektrik üretmeye başlayacak. Devamını oku…[/quote]

Bu tür haberleri  görmek duymak güzel oluyor.Bu tür haberler gittikçe yaygınlaşıyor.Ama haberin tamamını okursanız yerlilik oranını %80 olduğunu fark edersiniz. Peki %20 lik kısım neden yerli değil ? Cevap eğitim sistemizde okutulan derslerde gizli. %20 lik kısmı elektronik ve yazılım oluşturuyor. Çocuklar yazılım nedir bilmiyor dolayısıyla yazılım üretme konusunda ülkemiz geri kalıyor. Sadece yazılımın ne olduğunu bilen bir öğrenci kendine yazılımla ilgili hedefler koyabilir. Teknoloji tasarım dersinde kağıttan tahtadan rüzgar gülü tasarlamış çocuklar ilerde gerçek bir rüzgar türbini tasarlayabilir ama yazılım bilgisi olmayan çocuklarla %80 den öteye gidilemez.